18 Mayıs 2016 Çarşamba

Derviş olmak ya da olmamak...



Hayatımın büyük bir çoğunluğunu bahtsız bedevi olduğuma inanarak geçirdim. Bahtsızdım evet. Her ne kadar kulağa garip gelse de gelmese de.

Çevremdeki bir çok kişi yanıldığımı düşünüyor olabilir. Sizin de çevreniz haline şükret diyenlerle dolu mu? ya da aza tamah etmeyen çoğu hiç bulamaz? ya da sabret muhakkak iyi günler gelecektir.
daha bir çok şey sıralayabilirim. Aslında onlar mı doğruyu söylüyorlar yoksa ben mi haklıyım kestiremiyorum. Tek bildiğim şey içim beni kasıp kavuran duygu ve düşüncelerle dolu. Benim bedenimde yaşamanın nasıl olduğunu bilmek isteyeceğinizi sanmıyorum. Sezen Aksu'nun çok sevdiğim bir şarkısı var, onda şöyle diyor: Kendini seçemiyorsun, bırakıp kaçamıyorsun. Yazmadığın bir hikayede, uzun ya da kısa vadede az biraz keşfediyorsun... Kendimi seçebilseydim eğer oyumu kendimden yana kullanacaklardan biri ben olmazdım sanırım. Niye mi? Sanatçı sendromlarının tamamını barındırıyorum, kendime trip atardım sanırım...
Hayatım boyunca sanırım hep çirkin ördek  yavrusuydum, kendimi grupların dışında gördüm hep. Çoğu zaman da bu dünyanın insanı olmadığım yönündeydi. Yoksa ben uzaylı mıyım? Niyeyse kulağımda uzaylı konulu filmlerdeki şu ıslığa benzeyen ses canlanıverdi.
Sanırım bazılarınıza da olur, sinemada komedi filmi izliyorsunuzdur. Bir anda tüm salon kahkahalarla sahneye güler, ama sende tık yoktur, hiç komik değildir; ama bunca insan gülüyorsa vardır bir bildikleri dersin içinden. Hemen sonra bir sahne gelir ve salonda kahkahayla gülen tek kişi sensindir. Nasıl yani bu kadar komik bir şeye insanlar nasıl gülmezler? İşte o anda ensende o sesi tekrar duyarsın: Çirkin ördekler diğer salondalar...

Hayatım o diğer salonu aramakla geçti... Derdim Derviş olmak mı yoksa Bedevi kalmak mı değil aslında. Bir yolda yürüyorsan eğer o yolun tüm izleri üzerine siner; yol çamurluysa ayakkabıların çamur olur, çiçekler varsa birinin yaprağı üzerine ilişir, alerjin varsa polenler seni hapşırtır gölerin kan çanağına döner, yani yolun neyse sen de ona dönüşürsün. Gittiğim yolun hangi yol olduğunu söylemem zor; ama gitmek istediğim yeri sanırım biliyorum. Ben diğer salonu arıyorum: Benim güldüğüm şeylere gülen, benim duygulandıklarıma duygulanan, benzer özellikte olduğum ve tam da oraya ve o insanlara ait olduğumu hissettiğim topraklar. Her neredeyse işte, bu dünyada ya da dışında... Neye benzediğini bilmiyorum ama bulunca orası olduğunu zaten biliyor olacağım.

Bu dünyanın dışını çok kullandım ama sebebi vardı. Ben her insanın ayrı bir dünya olduğuna inananlardanım. Aslında ilişkileri o kadar da küçümsememek gerekir. Her ilişki bir diğerine koca bir dünya vadeder. Bazen biri gelir dünyanı daha yaşanası ve güzel bir yer haline getirir. Bazen de öyle biri gelir ki bütün verimli topraklarını çöle çevirir, bütün sularını kurutur. İçinde iyi olan ne varsa alır, götür. Sonra eskiye dönmek için çabalar durursun, ama hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Sen de hayatta kalmak için başkalarından çalmayı öğrenirsin ve bu böyle sürer gider. Aslında yanlış salona sen girmişsindir ve bir başkasının yanlış salonu olmuşsundur.

Mevzu derviş olmak değil ki! Derviş olmanın matah bir şey olduğunu zanneden varsa baştan söyleyeyim, yanılıyorsunuz. Ben derviş oldum diye havalı gezen kimseyi göremezsiniz. Derviş olan yanıp kavrulmuş, en sonunda da neye ve nasıl yanmasını öğrenen kişidir. Yani yanması devam edendir...

Peki sen bu hikayenin neresindesin diye aklınızdan geçtiğini duyar gibiyim. Aslında ben de aynı soruyu kendime soruyorum. Yanmadan o salondakilere benzemeye çalışmak mı? yoksa diğer salona doğru ateşli yolda yürüyen olmak mı? " Bildiğim Bir Şey Varsa, O da Hiçbir
Şey Bilmediğimdir" deyip Sokrates'i araya sokmak istedim. Ben de bilmiyorum, ama hala bir bedeviyim ve çölün sonunu bulmayı ümit ediyorum.

3 yorum:

  1. Derviş Olan
    Niyazî-i Mısrî
    Derviş olan aşık gerek
    yolunda hem sadık gerek
    Bağrı anın yanık gerek
    can gözleri açık gerek

    Alçaktan alçak yürüye
    toprak içinde çürüye
    Aşk ateşinde eriye
    altın gibi sızmak gerek

    Zikr-i Hakk'a meşgul ola,
    yana yana ta kül ola
    Her kim diler makbul ola
    tevhide boyanmak gerek

    Eyven kişi yol alamaz
    maksudunu tez bulamaz
    Yoğ olmayan var olamaz
    varını dağıtmak gerek

    Dervişlerin en alçağı
    buğday içinde burçağı
    Bu Mısrî gibi balçığı
    her bir ayak basmak gerek

    YanıtlaSil
  2. SEN DERVİŞ OLAMAZSIN

    Dervişlik der ki bana
    Sen derviş olamazsın
    Gel ne deyeyim sana
    Sen derviş olamazsın

    Derviş bağrı baş gerek
    Gözü dolu yaş gerek
    Koyundan yavaş gerek
    Sen derviş olamazsın

    Döğene elsiz gerek
    Söğene dilsiz gerek
    Derviş gönülsüz gerek
    Sen derviş olamazsın

    Dilin ile şakırsın
    Çok mailer okursun
    Vara yoğa kakırsın
    Sen derviş olamazsın

    Kakımak varmışsa ger
    Muhammet de kakırdı
    Bu kakımak sende var
    Sen derviş olamazsın

    Doğruya varmayınca
    Mürşide yetmeyince
    Hak nasip etmeyince
    Sen derviş olamazsın

    Derviş Yunus gel imdi
    Ummanlara dal imdi
    Ummana dalmayınca
    Sen derviş olamazsın
    Yunus EMRE

    YanıtlaSil
  3. "Derviş olan yanıp kavrulmuş, en sonunda da neye ve nasıl yanmasını öğrenen kişidir. Yani yanması devam edendir..."
    Derviş olmak zor iş vesselam.

    YanıtlaSil